T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / SÖKE - Sazlıköy Hilmi Fırat Ortaokulu

Çocuklarınızı Geri Kazanmanın Yolları

Vücudunuz Hayır Diyorsa kitabının yazarı doktor Gabor Maté'nin en büyük oğlu sekiz yaşına girdiğinde, öfke patlamaları ebeveynlerini o kadar endişelendiriyordu ki, onu dünyaca ünlü bir gelişim psikoloğu olan Gordon Neufeld'e götürdüler. Neufeld, Maté ve eşi Rae ile konuştu. Oğulları Daniel'la da görüştükten sonra, Neufeld onlara şöyle dedi: "Oğlunuzun bir problemi yok. Ama sizin var." Maté ve Rae'in, "sorunlu bir çocukları" yoktu; kendi davranışlarını ele almaları gerekiyordu. Maté'ye göre bu gerçeğin açığa çıkması, "hem korkutucu hem de güçlendirici" oldu.

Yaklaşık yirmi yıl sonra, bir yazar ve hekim olan Maté, Neufeld'un fikirlerine dayanan bir kitap yazmak için Neufeld ile bir araya geldi: Çocuklarınıza Tutunun: Neden Ebeveynler Akranlardan Daha Önemli Olmalıdır? (Hold On To Your Kids: Why Parents Need To Matter More Than Peers) Kitap on beş farklı dile çevrildi. (Ama maalesef henüz Türkçeye çevrilmedi.)

Yazarların, çocukların yetişkin yakınlığından uzaklaşmakta oldukları ve bir tür kayıp nesil haline geldikleri görüşü, özellikle ekran başında geçirilen fazla zaman veya ergenlik yabancılaşmalarıyla savaşan ebeveynlerde yankı uyandıracak. Ancak Maté ve Neufeld, ebeveynlerin anlaması gereken şeyin şu olduğunu savunuyorlar: Zorlayıcı davranışlar aslında, "davranışsal problemler değil, birer ilişki problemi".

Bu ilişki probleminin merkezinde Neufeld ve Maté'nin "akran yönelimi" olarak adlandırdığı kavram var. Kimileri akranlara karşı artan bağlılığı bir olgunlaşma belirtisi olarak görebilir. "Eğer bu bağlanma, ebeveynlere olan birincil bağın yerini alıyorsa bu durum geçerli değil," diyor Maté. Peki çocuğunuzu akranlarına "kaptırdıysanız" ne yapmalısınız? "Onları geri kazanın."

Kızı on beş yaşındayken Maté'nin yaptığı şey buydu. "Kızımı geri kazanmaya karar verdim," diyor. Bir ilişki tek taraflı bir şekilde düzenlenebilir mi? "Genel olarak benimle vakit geçirmekle pek ilgilenmiyordu," diye itiraf ediyor Maté. Ancak Mate onun yanında olmak istiyor ve kızı da dışarda yemek yeme fikrini seviyordu. Böylece haftada bir gün akşam yemeğine çıkmaya başladılar. Yıllarca bu yemeklere devam ettiler. Zaman zaman yemeklerin kötü geçmesine rağmen, bir sonraki hafta yeniden orada olduklarını belirtiyor Maté. O akşam yemekleri onlar için birer "kutsal alan" haline geldi. Kızının tavsiyeye ihtiyaç duyduğunda babasına başvurması ise yıllar sürdü. "Bu, başından beri onun yapması gereken doğal bir şeydi," diyor Maté, "Ama sonunda oldu."

Maté, Çocuklarınıza Tutunun'u yazana kadar, kitapta bahsedilen ebeveyn hatalarının hepsini bizzat yaptığını söylüyor. "Gerçekten, hepsini yaptım."

Bu hatalardan bazıları, – mola cezası vermek gibi – spesifikti. Maté bu teknikleri  "korkuya dayalı" yöntemler olarak görüyor ve reddediyor. Diğerleri arasında söylenmek, öfkeli veya soğuk bir ses tonu kullanmak, katı bir disiplin anlayışına başvurmak veya çocuklarınızla yeterince zaman geçirmeyi ihmal etmek sayılabilir.

Siz de benim son zamanlarda yaptığım gibi bir çocuğa dişlerini fırçalaması veya ayakkabı giymesi talimatını verdiğinizde üslubunuzdaki sertlikten, sesinizdeki nezaketsizlikten ve çaresizlikten ürkmüşseniz; Maté'nin kitabı davranışınızı yeni bir ışık altında incelemenizi sağlayacaktır.

Peki ebeveynler çocuklarıyla yeniden bağ kurmak için ne yapabilir? Maté'ye göre işin anahtarı, sezgilerinize dayanarak yeniden bağ kurmak ve ebeveynliği edinilmesi gereken bir uzmanlık olarak resmeden kitapları gözardı etmek. "O kitaplar yararsız," diyor Maté.

Bir ebeveynlik kitabının yazarı tarafından gelen bu öneri komik gibi gözükse de, Maté, onun ve Neufeld'in amacının, gelen kültürel saldırılar karşısında "ebeveynlik içgüdülerini olumlamak" olduğunu söylüyor.

"Gece ağlayan bir bebeği yalnız bırakmak, olumsuz davranışlar sergileyen bir çocuğu tecrit etmek gibi tavsiyeler, bir ebeveynin içgüdülerini yoksayan ebeveynlik pratiği örnekleri," diyor Maté. "Annelerle konuşun ve bunları yaparken nasıl hissettiklerini görün. Evet yapıyorlar. Ama kendilerini nasıl hissediyorlar? Ebeveynlik uzmanları tarafından bir çocuğun çaresizliği karşısında kendi iç seslerini duymazdan gelmeleri söyleniyor."

Konunun özüne indiğinizde, içgüdülere dayalı ebeveynlik epey dolambaçsız görünüyor: Çocuklarınızla kibarca konuşun, onlara sevdiğiniz birine davrandığınız şekilde davranın, sarılmaya hazır olun, onların yanında telefonunuzu fazla kullanmaktan kaçının, onlarla vakit geçirin, iyi niyetlerini teşvik edin. Temel olarak, kendinizi onlarla bir ilişki içinde düşünün. "Ebeveynlik içgüdülerinize gerçekten bağlıysanız, bunları zaten yaparsınız," diyor Maté. Ancak çocuklar büyüdükçe bu içgüdüleri takip etmek bir yana, onların farkına varmak bile zorlaşıyor.

"Bir ebeveyn olarak bunu keşke anlayabilmiş olsaydım," diyor 75 yaşındaki Maté. "10 yaşında bir çocuğu ele alalım. Çocuğunuzun hala sizinle aynı evde ve sizin yönlendirmeniz altında yaşayacağı, onunla birlikte geçireceğiniz kaç yılınız kaldı? Peki, bu yıllar için sahip olduğunuz amaç nedir?" Hayatına uzaktan baktığında kendi sahip olduğu hedeflerin "başarılı, meşgul ve iyi bir kariyere sahip bir hekim olmak" olduğunu söylüyor. "Ve hayatımı buna göre yaşadım," diye ekliyor.

Bir çocuğa tutunmak veya "kaybedilmiş" bir çocuğu geri kazanmak niyetine sahip olan ebeveynlere, hayat anlayışınızın bu arzuyu ne kadar desteklediğini gözden geçirmelerini tavsiye ediyor.

Maté'nin daha az mesai yapmayı kast ettiğini varsayıyorum. Ancak kitabı içgüdüleri açığa çıkarmayı önerdiği için, kendisi yalnızca şunu söylüyor: "Bu çalışma hayatının ne kadarının gerekli olduğuna ve ne kadarının isteğe bağlı olduğuna karar vermeniz gerekiyor." Kısa süreli ayrılan zamanlar bile faydalı olacaktır. Eve geç gelen bir ebeveyn, eğer henüz uyumamışsa hızlı bir şekilde çocuğunun odasına girebilir ve onunla vakit geçirebilir.

Çocuğunuzla birlikte geçirmek için hafta sonlarınızı boşaltmak yararlı olur. Her şeyden önce, evde cazip bir atmosfer yaratın. Daha büyük çocuklar duygusal yakınlıklarına yapılan bu "saldırıya" soğuk bir tavırla karşılık verirse, "sabırlı olun" diyor Maté. "Geri çevirmeleri kişisel algılamayın. Sabırlı olun. Çocuğunuzu sahip olduğunuz ilişkiye yeniden davet ediyorsunuz. "

"Çocuğumla sahip olduğum ilişkinin büyük bir kısmı bilgisayarın kapanıp kapanmadığını kontrol etmek için merdivenlerden yukarı ve aşağı koşarak harcanıyor gibi görünüyor," dediğimde Maté, "Odağınızı çocukları ve medyalarını kontrol etmekten çekin. İlişki üzerinde çalışmaya geri dönün," diyerek yanıtlıyor. Buna rağmen, en iyi niyetli ilişkilerde bile denetleme dozunu fazla kontrolcü görünmeden ayarlamak zordur.

"İki yaşında bir çocuğa viski vermezsin değil mi!" Maté cevabı yapıştırıyor. "Bu bir kontrol sorunu mu, yoksa çocuğu sağlıksız bir şeyden kurtarmak mı?" Maté'nin sesi hiddetleniyor: "Kontrol dediğinde bu liderlik anlamına geliyor. Davranışınız kontrol haline geldiğinde savaşı zaten kaybettiniz demektir." Güçlü bir ilişki, ebeveynlere sağlıksız bağları sınırlama yetkisi verir. "Onlara şöyle söyleyin: 'Bunu yapabilirsin, ama günde sadece yarım saatliğine'."

"Ben de öyle yapıyorum, ama o yarım saat, kırk dakikaya dönüşüyor," diyorum. Bu durum, sınırı yalnızca on dakikalığına aşmak olduğunu belirten Maté için sorun yaratmıyor: "Harika. Bu sadece bir aşama ve biraz hoşgörüye sahip olma meselesi."

Küçük çapta başarısız olmanın başarı olarak sayılabileceği fikri büyük bir rahatlama yaratıyor. Ebeveynlerin, sıcaklık ve hoşgörü gibi bilmeleri gereken temel şeylerin ne kadarını yok saymayı öğrendiğini merak etmekten kendimi alamıyorum. Belki de Maté'nin dediği gibi, hepimiz "içgüdüye geri dönebiliriz".

Nasıl yeniden bağ kurarız?

Çocuklarınızla beraber olun: Uyandıklarında, okuldan geldiklerinde, aile yemeklerinde, yatmaya gittiklerinde onlarla zaman geçirin. Fark yaratan şey, niyet ve farkındalıktır. İki dakikalık bir süre bile "tatmin edici bağ kurma dozunu" sağlayabilir.

Kuralları ebeveynler belirler: "Bir pazarlığın ne zaman önerilebileceğini ve ne zaman söz konusu olmayacağını kestirebilirsiniz."

Tutumunuzu kontrol edin: Akşam yemeği saati geldiğinde bağırmak veya onlara mesaj atmak yerine, yanlarına gidip onlarla konuşun. Eğer bu sahip olduğunuzdan daha fazla enerji gerektiriyorsa; Maté bunun bir enerji sorunu değil, "bir tutum sorunu" olduğu konusunda ısrarcı.

Kontrol etmeye çalışmayın. Liderlik etmeye çalışın: Kendinizi daima çocuğunuzla bir açmaza girerken buluyorsanız, "Konuyu zorlamamanız daha iyi, çünkü sadece çatışma yaratırsınız", diyor Maté ve ekliyor, "Kontrol etmeye kalkmayın. İlişkinin yeniden inşası için çalışın."

Çocuğunuza mümkün olduğu kadar uzun süre cep telefonu almamaya çalışın: Maté, konu teknolojiye geldiğinde oldukça tereddütlü davranıyor.

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 25.11.2019 - Güncelleme: 28.03.2023 15:23 - Görüntülenme: 1135
  Beğen | 1  kişi beğendi