T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / SÖKE - Sazlıköy Hilmi Fırat Ortaokulu

COVID-19 Salgınında Uzaktan Öğretmenlik Yapmak

COVID-19 virüsü gibi bir kriz sebebiyle okullar kapatıldığında, hepimiz farklı tepkiler veriyoruz ve tepkilerimiz de zaman içinde değişiyor. Bu durum bize savaş, deprem ya da terörist saldırılar gibi aniden gerçekleşen yıkıcı olaylara dair geçmiş travmatik tecrübelerimizi hatırlatabiliyor. Bu süreçte dünyanın farklı ülkelerindeki eğitimciler olarak farklı şeyler yaşıyoruz. Bazılarımızın eşyalarını toparlamaya; meslektaşları, öğrencileri ve arkadaşlarıyla vedalaşmaya fırsatı oldu, ancak kimimiz bu imkana erişemedi. Bazılarımız evde mahsur kaldık ve günümüzün büyük bir kısmını yalnız geçiriyoruz. Aramızdan bazıları ise hem ebeveynlik hem de öğretmenlik yapıyor. Belki de bazılarımızın ortamları oldukça kaotik ve özel alandan yoksun.

Sosyal ortamlarımız ne kadar çeşitliyse deneyimlerimiz de birbirinden bir o kadar farklı. Bu krize verilebilecek doğru veya yanlış bir cevap ya da 'tek bir çözüm' bulunmuyor. Ancak, hem bu güncel krizi atlatmak hem de işin içinden daha bilgili, daha güçlü ve birbirimize daha bağlı bir şekilde çıkabilmek adına atabileceğimiz adımlar mevcut.

Peki bunu nasıl başarabiliriz? Öncelikle, esnek dayanıklılığın (rezilyans) kişisel bir özellik ya da doğuştan gelen bir beceri olmadığını anlamalıyız. Esnek dayanıklılık, bir uyum süreci sonrasında öğrenilen bir yetenek olmakla beraber zaman içerisinde geliştirebildiğimiz bir beceridir. Amerikan Psikoloji Derneği'nin de dediği gibi; "Rezilyans, herkesin öğrenebileceği ve geliştirebileceği davranışlar, düşünceler ve hareketler bütünüdür. Bu beceriyi öğrenme yetisi olağandır, olağanüstü değil."

Aşağıda, bu deneyimden nasıl kendi esnek dayanıklılığımızı güçlendirerek çıkabileceğimiz konusundaki önerileri bulabilirsiniz.

1. Bir kriz karşısında verilebilecek duygusal tepkileri bilin

Bu kriz karşısında sizin ya da diğer insanların vereceği tepkiler hakkında düşünmeden önce böyle bir durumda yaşanabilecek olası hisleri anlamanızda fayda var. Aşağıdakiler tamamen doğal tepkiler olup her insan için farklılık gösterebilir:

Korku: Ailem güvende mi? Bize bir şey olacak mı? 

Öfke: Bizi neden buna hazırlamadılar? O kişi nasıl o mutlu tweetleri atabiliyor? İnsanlar bu durumu anlamıyorlar!

Kafa karışıklığı ve düş kırıklığı: Bir öğretmen olarak şu an benden beklenen ne? Tüm bunların altından nasıl kalkacağımla ilgili hiçbir fikrim yok!

Suçluluk ve kendini sorumlu tutma: Dijital teknoloji konusunda kendimi rahat hissetmiyorum ve bu durumun işimi etkilemesinden kendimi sorumlu tutuyorum. Şu an öğrencilerimin yanında olmalıydım. Bu sıralar doğru şekilde ebeveynlik yapamıyorum. Daha sağlıklı bir planım olmalıydı.

Utanç ve küçük düşme: İnternet üzerinden eğitim veren meslektaşlarımın ne kadar başarılı olduklarını görüyorum ve ben öyle olmadığım için utanıyorum. Bu şartlar altında ailemi maddi olarak ne kadar daha ayakta tutabileceğimi bilmediğim için kendimi aşağılanmış hissediyorum. Okula geri dönmek gözümde büyüyor ve bundan utanç duyuyorum.

Bütün bu duygular normaldir. Bunları hissetmeniz durumunda kendinize ve başkalarına şefkat ve anlayış çerçevesinde yaklaşmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Destek ve kararlılık sayesinde bunu da atlatacağız, ancak bu süreçte kendimize ve diğerlerine sabırla yaklaşmalıyız.

2. Sınırları koruyun.

Dijital teknolojiye her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda, sınırları korumak sağlığımız için çok önemlidir. Meslektaşlarımız, öğrencilerimiz ve ebeveynlerimiz sürekli hazır bulunmamızı ve onlara hızlı cevaplar vermemizi bekleyebilirler, çünkü çevrimiçi deneyimler aslında tamamiyle bu beklentiye dayanır. Herkesin zaman dilimini ayarlamaya çalışmak durumu kötüleştirebilir. Kişisel suçluluk ve yükümlülük duygularımız ve eğitimci olarak günü kurtarma eğilimimiz de öyle. İşte sağlıklı sınırları korumanın bazı yolları:

– Uygun saatlerinizi, saat dilimlerini ve beklenen cevap alma zamanlarını e-posta adresinizin sonundaki imza kısmına listeleyin. Bu bilgiyi meslektaşlarınız, öğrencileriniz ve velilerinizle bir e-posta aracılığıyla paylaşın. 

Örneğin, "Çalışıyorum ve genelde X – Y saatleri arasında müsait oluyorum. Eğer benimle bu saatler dışında iletişime geçiyorsanız, lütfen cevabım için en az 12 saat bekleyin. Eğer bu saatler dışında acil bir durum için iletişime geçiyorsanız, lütfen isim ve bilgi kısmına bakın ve benimle doğrudan iletişime geçin. Önemli bir konu hakkında yazıyorsanız, lütfen e-posta konusuna "önemli" diye belirtin ki işime başladığımda buna öncelik vermem gerektiğini bileyim. Öğretmenlik ile aileme karşı sorumluluklarımı dengelemeye çalıştığım bu zorlu zamanlarda göstermiş olduğunuz anlayış için teşekkür ederim," gibi bir taslak hazırlayabilirsiniz. 

– İş için ortak bir takvim ya da program uygulaması kullanıyorsanız, elinizin altındaki bu teknolojiyi sadece toplantılar ve çevrimiçi sınıf saatleri için kullanmayın. Kendinizle ilgilenmek (yürüyüşe çıkmak, çocuklarınıza kitap okumak, koşuya çıkmak, keyfi kitap okumak ya da meditasyon gibi) ve yüksek konsantrasyon gerektiren profesyonel işleriniz için de zaman yaratarak program oluşturun.

3. Kendiniz ve aileniz için bir rutin belirleyin.

Eğitimciler olarak çocuklar için bir rutin oluşturmanın ne denli önemli olduğunu biliyoruz. Rutinler, öğrencilerimizin içinde öğrendiği ve entelektüel riskler aldıkları bir yapı ve güvenlik hissi oluşturur. Rutinler yetişkinler için de oldukça önemlidir. Bu tür krizler motivasyon eksikliği ve güçsüz hissetmemize sebep olabilir ve oluşturacağımız bir rutin odaklamamıza ve kontrol sahibi hissetmemize yardımcı olur. Evde çocuklarınız varsa, günlük bir program oluşturmak için tüm aileyi toplayın ve katkıda bulunmalarını isteyin. Bu programa eğlence, aile ve kişisel zaman da eklemeyi unutmayın.

4. Sosyal medya kullanımınıza dikkat edin.

Çoğumuzun sosyal medyayla bir sevgi ve nefret ilişkisi var. Bir yandan, sosyal medya dünyanın dört bir yanındaki sevdiklerimiz ve meslektaşlarımızla iletişimde kalmamızı kolaylaştırıyor. Öte yandan, sosyal medyada negatif ve dikkat dağıtıcı birçok unsur mevcut. Önemli olan sosyal medya deneyiminizde ipleri elinize almanız ve onun tarafından kontrol edilmemeniz. Bunu şu şekilde gerçekleştirebilirsiniz: 

– Sosyal medya kullanımı için belirli bir saat programı belirleyin ve zaman sınırlaması koyun: Sosyal medya zamanınızı takip ederek sizi günün belli saatleri belli sitelerden uzak tutacak uygulamalar mevcut.

– Sosyal medya kullanımından önce niyetinizi belirleyin: "Diğer meslektaşlarımdan ilham almak için Twitter'a gireceğim" ya da "Kullanmaya çalıştığım dijital eklentiyle ilgili bilgi almak için Facebook'a giriyorum" gibi. Bunun ardından 15 dakikalık bir alarm kurun ve niyetinizi bozup bozmadığınızı ve zaman limitine uyup uymadığınıza bakın.

– Sosyal medyada gezinirken duygularınızın farkında olun: Yalnızca sosyal medyadaki paylaşımlarına dayanarak çevremizdeki insanlar ile kendi tecrübelerimizi karşılaştırmak hepimizin yaptığı bir şey. Bu resimlerin ve metinlerin göstermelik olduğunu ve hikayenin tamamını anlatmadığını hepimiz biliyoruz. Theodore Roosevelt'in de dediği gibi, "Karşılaştırma yapmak, neşenin hırsızıdır." Farkındalığınızı kaybetmeyin ve neşenizi koruyun. 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 15.03.2020 - Güncelleme: 08.05.2023 11:01 - Görüntülenme: 739
  Beğen | 3  kişi beğendi