T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / SÖKE - Sazlıköy Hilmi Fırat Ortaokulu

Değerler Eğitimi Adalet Hikayeleri (Adalet Nasıl Dağıtılır?)

Adalet nasıl dağıtılır?

Eski zamanlarda,bir halife kiyafetlerini değiştirip sıradan bir yolcu kılığına girmiş ve halkının halini yakında değerli atla yaptığı yolculuk sırasında, Barsa şehrine birkaç kilometre kala, yolun kenrında yaşlı bir adam gördü. Adam hem topal ve fakirdi, hem de dileniyordu:

''Sadaka! Sadaka! Allah rızası için birkaç kuruş sadaka!''

Halife adama biraz para verdi. Yola devam  edecekti ki, aklına bir fikir geldi.

''İhtiyar, yolculuk nereye?'' diye sordu.

''Basra'ya'' diye cevap verdi adam. Halife adamı oraya kadar götürmeyi kabul etti.

            Atından inip yaşlı adamın hayvanın arkasına oturmasına yardım etti, sonra da Basraya doğru yoluna devam etti. Şehre girip de yolculuk sona erdiğinde halife topal adama seslendi:

''Attan inebilirsin. Seni burada bırakıyorum. ''

''Attan sen in'' diye karşılık verdi dilenci. ''Bu at benim.''

''Ne?'' diye haykırdı yolcu kılığındaki halife. ''Sefil dilenci! Seni yol kenarından alıp atıma bindirmedim mi?'' Karşısındaki halife sultan olduğundan habersiz yaşlı adam, hiç oralı olmadı:

''Doğru. Ama bunu ıspat edebilir misin? Basrada ikimiz de yabancıyız. Benim sözüme karşı senin sözün. Ne yapacaksın?'' Halife bu soru karşısında düşünmek zorunda kaldı. ''Bu adamı tutup şu su kanalına atsam, Ağlayıp periyat edecek. Kalabalık toplanacak ve bana 'İhtiyarın atını geri ver' diyecekler''dedi içinden. ''Bu hırsıza büyük bir para versem, atıma binmeme memnuyitle izin verecek, ama bu defa da başkalarına aynı sahtekarlığı yapmak için cesaret bulacak.Davayı çözmesi için kadıya gitsem belki atımı kaybederim, ama Basra kadısının nasıl adalet dağıttığını da görmüş olurum. ''Böylece,kadının mehkemesine gttiler. O sırada kadı, birisi yağı tüccarı, diğeri hammal iki kişinin davasına bakıyordu. Hammal elinde tuttuğu altını göstererek ''Bu altın bana ait kadı hazretleri'' diyordu.

''Efendim'' diye müdahale etti tüccar. ''Altın benimdir. Yıllardır onu hep yanımda taşırım. İlk defa bugün kaybettim.''

''Şahidiniz var mı?'' diye sordu kadı. İkisi de aynı cevabı verdiler:

''Hayır efendim, yok.''

''O halde altını bana bırakın, yarın tekrar gelin.''

''Bu nasıl adalet dağıtma?'' diye düşündü buna şahit olan halife.

Bir sonraki dava için seslendi. İki adam kadıya yaklaştılar.

''Ne iş yaparsın? '' diye ilk adama sordu kadı.

''Kitap yazarım. ''

''Buraya niçin geldin? ''

''Bu sabah ben dışarıdayken, birisi benim kitabımı çalmış. '' Yanında duran adamı gösteren adam, ''Kitabı şu terzinin dükkanında gördüm." diye devam etti. "Ama o, kitabin kendisine ait olduğunu iddia ediyordu''

''Şahidiniz var mı? ''

''Hayır, kadı hazretleri, yok''

''Pekala, o zaman kitabı bana bırakın ve yarın yine gelin. ''

O sırada halife içinde ''Sahiden de pek garip bir yargılama biçimi'' dıye düşünüyordu.

Sonraki dava için kadı halifeyle dilenciyi huzuruna çağırdı ve halifeye sordu:

''Kimsin ve şikayetin nedir? '' Halife'nin cevabı şöyle oldu.

''Kadı hazretleri. Ben bir yolcuyum. Şehrin kapılarına brkaç kilometre kala yol kenarında bu topal dilenciyi gördüm. Acıdım ve atımın terkisine aldım. Şimdi merhametimin karşılığını en adi bir nankörlükle ödüyor. Atımın kendisine ait olduğunu iddia ediyor.''Kadı dilenciye dönüp sordu:

''Bu adamın suçlamalarına karşı ne diyorsun?''

''At  benimdir kadı hazretleri'' diye söze başladı dilenci.

''Onu daha tayken almıstım, elimde büyüdü. Birbirimizi kardeş gibi severiz. Atım elimden alanırsa ben ne yaparım? Görüyorsunuz, ben fakir topal bir adamım. Beni taşıması için sadık atıma ihtiyacım var. ''

Sözün burasında, dilenci kadı'nın merhametini kazanmak için ağlıyormuş gibi yaptı.

''Aman Allahım'' dedi halife kendisine. ''Bakalım kadı nasıl karar verecek? Bu yaşlı yalancı neredeyse beni de inandıracak kendi atımı çaldığıma! '' Kadı sükunetle ssordu:

''Şahidiniz var mı? ''

Halife'nin de dilencinin de cevabı aynıydı:''Hayır efendim, yok''

''O halde, atı bu geceliğine askerlerimden birisine bırakın. Yarın tekrar mahkemeye gelin. ''

Ertesi sabah,halife erkenden mahkemeye gitti. Kadının davalarda nasıl karar vereceğini görmeyi çok istiyordu.

Tam mahkemenin açılış saatinde kadı içeri girdi ve hemen yağ tüccarıyla hammalı çağırdı. Elindeki altını tüccara vererek ''Paranı buyur'' dedi. ''Al ve yoluna git. '' Daha sonra hammala döndü. Sert bir sesle''Sana ait olmayan bir şeyi sahiplenmeye çalıştın ve yalan söyledin''dedi. Hammal suçluluk içinde önüne bakıyor ve tek kelime bile edemiyordu.

''Askerler''diye seslendi. ''Bu adamı mahkemeden çıkarın ve ayağına yirmi değnek vurun. ''

Sonraki davada, kadının huzuruna yazar ile terzi geldiler. ''İlim Kitabı,anladım ki, yazara ait''dedi kadı. ''Şimdi kitabı ona veriyorum. Askerler! Yalan yere yemin eden bu terziyi alın ve eline otuz değnek vurun''

Sonunda kadının huzuruna halife ile dilenci çağrıldılar. Kadi dilenciye dönüp "Merhamete neden nankörlükte karşılık verdin? Bilmiyor musun ki, dünyadaki en sefil mahluklar nankörlerdir?Topal olduğun icin seni dövdürmeyecegim ama işlediğin kötülüklerden tovbe edinceye kadar seni hapsettireceğim.

"Iyi kalbli yolcu, at senindir.Al ve yoluna devam et. Umulur ki merhametin ileride odüllendirilir."

Halife kadıya teşekkür etti ve odanın gerisine çekildi.Kadı mahkemeyi terk edinceye kadar orada bekledi.Daha sonra kadının yanına giderek "Saygıdeğer kadı, bilgeliğinize hayran oldum." Dedi.Muhakkak ki, fikirleriniz size ilham ediliyor. Yoksa nasıl böyle doğru kararlar verebilirdiniz?"

"Ilham degil" cevabını verdi kadı, "Bütün davalar aslında son derece basitti.Yağ tüccarının altını yıllardır yanında taşıdığını söüylediğini duymadınız mı dün gece?

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 11.04.2021 - Güncelleme: 11.04.2021 21:28 - Görüntülenme: 473
  Beğen | 1  kişi beğendi