Hollanda'da yapılan bir araştırmaya göre, ritim, melodi ve harmoni derslerinin, bilişsel becerilerin gelişimi üzerine son derece açık bir etkisi mevcut. Çalışma, 2 yıl boyunca ekstra müzik dersi verilen çocukların dil gelişimlerinin ve yaptıkları çalışmaları bitirme kapasitelerinin arttığını ve diğer derslerde de daha başarılı sonuçlara sahip olduklarını ortaya koyuyor.
Ancak dünya çapındaki genel sorun, okullarda iyi müzik eğitimi alma ve enstrüman çalmayı öğrenme hakkının, sadece orta ve üst düzey ekonomik sınıfa ait ailelerin çocuklarına özel olduğunun düşünülmesi. Eğitim sisteminde müzik eğitiminin yeterli yer bulamaması, ailelerin müfredat dışı programlara yönelmeleri ve bir enstrüman çalmayı öğrenmek için saatlik ders ücretlerinin oldukça yüksek olması bu düşünceyi maalesef destekler vaziyette...
Oysa, müzikle uğraşmanın bambaşka dünyalara açılan farklı bir dil olması göz önünde bulundurulursa, bu her çocuğun temel hakkı olmalı. Örneğin Finlandiya, dünyanın en iyi müzik eğitimi sistemlerinden birine sahip. Ülkede müziği ve bir enstrüman çalmayı öğrenmek, okullardaki en temel derslerden. Prensibe göre, bir çocuk müzikle ilişki kurmak için hiçbir zaman çok küçük değil ve işin anahtarı bireysel yaratıcılığın yardımıyla verilen bir müzik eğitimi.
Çocukları korolara göndermek yerine, müzikal keşiflerinde özgür bırakarak yönlendiren bu eğitim sisteminin son derece başarılı olması, Finlandiya'nın son 30 senenin en sıra dışı müzisyenlerini çıkarmış olmasıyla teyit edilebiliyor. Bununla beraber, elbette Finlandiya'daki her çocuk bir yıldız olmuyor. Ancak asıl önemli nokta, müzikal eğitimin, eğitim sisteminde bir "olmazsa olmaz" olması ve her çocuğa aynı fırsatın verilmesi.
BBC'nin geleneksel olarak her sene düzenlediği "Genç Müzisyen" yarışmasını kazanan gençlere göre, hiçbir yaştan çocuk, müzik eğitimi fırsatını kaçırmamalı. Başlattıkları kampanya dahilinde, İngiltere'de enstrümantal müzik öğreniminin eksikliğinden muzdarip olduklarını belirtiyor ve enstrüman çalmayı öğrenmenin her çocuğun yararlanabileceği bir hak haline getirilmesini, ailelerin bu konudaki masraflardan muaf tutulmasını istediklerini dile getiriyorlar. Müziğin, çocukların hayatlarının olmazsa olmazı haline getirilmesinin son derece önemli olduğundan bahseden gençler, Londra'nın seçilen okullarındaki tüm çocuklara bedava enstrüman dersi verilen " Her Çocuk Bir Müzisyendir " projesini örnek gösteriyorlar.
1990'daki yarışmayı 15 yaşında kazanan Nicola Loud, keman çalmaya 4 yaşında anaokulunda aldığı ücretsiz derslerle başladığını anlatıyor. Loud, kariyerinin başlamasını sağlayan bu dersleri aldığı için çok şanslı olduğunu da ekliyor. Yarışmanın 1984'teki galibi Emma Johnson ise, gittiği ilkokulda hiçbir öğretmenin bir müzik enstrümanı çalmayı bilmediğinden yakınıyor. 1980'de yarışmayı kazanan Daniel ise, bu kampanyanın sadece kendileri gibi müzisyen olacak çocuklar için değil, tüm çocuklar için bir temel hak teşkil edecek şekilde yaygınlaşması gerektiğini anlatıyor. Özel okullarla devlet okulları arasındaki imkan farklılıklarının altını çizen Daniel'a göre ortada ciddi bir haksızlık söz konusu.
İşçi Partisi eski liderlerinden Harriet Harman ise, kampanyayı İngiltere'de parlamentoya taşıyanlardan; ve bu adaletsizliğin kabul edilmemesi gerekliliğini savunuyor. Eğitim Bakanlığı sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, konuyla ilgili eylem planlarını kapsayan projelerini hayata geçirmek üzereler.